Öğrenci Yorumları

Öğrenci Yorumları

Vakfımızda daha önce eğitim seminerlerini tamamlamış ve ihtisas yapmış olan öğrencilerimizin, hakkımızdaki yorumları..,

2025 yılı mezunlarından Huriye Erdoğan:

”Üç yıl boyunca İslami ilimler eğitimi aldığım bu kurumda, hem hocalarımızdan hem de çalışanlardan gördüğüm ilgi, samimiyet ve anlayış beni çok etkiledi. Hocalarımız, sorularımızı defalarca sormaktan çekinmeyeceğimiz, anlamadığımız bir noktayı bakışımızdan fark edecek kadar ilgili ve anlayışlıydılar. Bizlere sadece ilmi öğretmekle kalmadılar, aynı zamanda halleriyle de örnek oldular; yeri geldiğinde bir anne şefkatiyle, yeri geldiğinde bir abla sıcaklığıyla yanımızda oldular.
Bu yolda pek çok şey öğrendim ama benim için en kıymetlisi şuydu: Hocalarımız bize öğrenci gibi değil, birer emanet olarak baktı. Başarımızla değil, varlığımızla kıymet gördük. Notlarımız değil, gayretimiz takdir edildi. Çünkü bu yolun hedefi sadece mezun olmak değil; bize yüklenen emaneti taşımaya hazır hale gelebilmekti. Rabbim bizlere, bu emanete hakkıyla sahip çıkan, onun izzetini taşıyabilen kullar olabilmeyi nasip eylesin.
Bana göre burası sadece bir eğitim yuvası değil, aynı zamanda insanın kişiliğini ve İslami yaşantısını güzelleştiren bir mekândı. Emeği geçen tüm hocalarımıza ve çalışanlara gönülden teşekkür ediyorum. Rabbim emeklerini zayi etmesin.”

 

2025 yılı mezunlarından Ebrar Süveybe Perver:

”Sohta Sinan’dan mezun olduktan sonra anladım ki burada geçirdiğim yıllar, hayatımın en güzel zamanlarıydı. Değerli hocalarım ve kıymetli arkadaşlarımla paylaştığım vakitler, daima hasretle hatırlayacağım en nadide anılarım olarak kalacak.

Sohta Sinan, bir yuva sıcaklığında bizlere ilim veren vakfımızdır. Çabaları ve emekleriyle bizleri yetiştiren değerli hocalarımıza, yüzünden gülümsemeyi eksik etmeyen vakıf çalışanlarımıza, gayretleri ve sevgileri için gönülden teşekkür ediyorum. Allah hepsinden razı olsun.
Sohta Sinan’da aldığım ilimlerin, hayatımın her alanında bana ışık tutacağına yürekten inanıyorum. Orada geçen anılarımı yalnızca birer hatıra değil, geleceğimi şekillendiren önemli temeller olarak görüyorum. Sohta’ya gelirken hiçbir zaman sıkılmadım ya da isteksiz olmadım. Her adımımda huzur buldum; her sabah severek uyandım ve severek geldim. İyi ki gelmişim, iyi ki Sohta Sinan’ın öğrencisi olmuşum.
Beni yetiştiren kıymetli hocalarıma, her an yanımda olan sınıf arkadaşlarıma, vakıf idarecilerimize ve çalışanlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Allah onlardan razı olsun.”

 

Eski Mezunlarımızdan Zehra Sağlam:

Sohta Sinan Vakfı’nda dört yıl eğitim aldım. Tefsir ve fıkıh branşında ihtisas yaptım. Kur’an-ı okuduğunda anlamak, fıkhi bir mesele olduğunda çözümünü bilmek, araştırma metodunu bilmek paha biçilemez. Onun dışında diğer ilim dallarında da bilgi sahibi oldum. Donanımlı bir Müslüman neler bilmeli onu öğrendim.

Hocalarımız son derece fedakâr, azimli ve anlayışlıydı.

Sohta’ya gittiğim için asla pişman değilim. Beni buraya yönlendiren başörtü sorunuydu belki de. Eğer başörtü sorunu olmasaydı liseden sonra üniversiteye gidip hiç bu tarz kurumlara gitmeyecektim. Başörtü sorunu benim yıllarıma mal oldu ama bana Sohta’yı kazandırdı. Ondan dolayı bugün aynı duruma maruz kalsam yine Sohta’yı seçerdim. Orada edindiğim bilgileri başka hiçbir şeye değişmem.

 

 

Eski Mezunlarımızdan Sümeyye Sevim Ahi:

Sohta Sinan Bizim Hayatımızın Neresinde Durur?

İslam ve Müslümanların meselelerine dair hadiselerin herkes tarafından ağızlarda sakız edildiği, öze, dinin hakiki mahiyetine, vahyin muhatap ettiği hususlara oldukça yabancı kalarak, beyin konforuna oldukça önem veren bir toplumda çocuk olduk biz ve yetişkinliğe adım attık.
Bu konformist zihniyetin dayattığı bir İslam vardı ve birçokları -yani toplumun geneli- taassubî bir tavırla “Atalarından öğrendiklerinde ısrarda” oldukça azimliydiler. Cahiliyyenin arttığı ve tefekkür eden zihinlerin köreldiği her zaman ve ortamda Allah; Kitabı tekrar diriltmeleri, halk içinde Hakk’ın sözünü tekrar hâkim kılmayı hedef edinen bazı –ama sayıca az– Müslümanları görevli tayin eder; Ve bu insanlar, etraflarında topladıkları insanlara günün en karanlık vaktinin güneşin doğmasına çok az bir sürenin kaldığı vakitler olduğunu tebliğ ile mükellef tayin ederler.
Bizler; “İslam olmayı” mesele edinmiş, niyetleri halis, her türlü dünyevi çıkar ve menfaatten ruhlarımızı arındırarak, “taşın altına elini koymaya gönüllü neferler” olarak samimi bir arayışa girdik. Ve Allah, kendi yolu için atılan adımları, yine kendi rızası için bina edilmiş bir kurumda birleştirdi. Bizler susayan ve suya teşne gençler olarak; Sohta Sinan’da şehrin suyuna karışarak meydanda biriken göletten değil, suyun çıktığı gözeden içmenin yollarını öğrendik. Bu kurum, hakikati nerede arayacağını bilmeyen bir insana, neyi nerede arayacağının koordinatları sağlam bir şekilde vermeyi hedefler.
Sohta Sinan; benim düşünsel temelimin, en önemli yapı taşlarının inşasında oldukça önemlidir. Kur’an’ı okurken anlamamız, sahih sünnete muhatap olmamız, iyi bir Müslüman olmamız yolunda büyük katkısı olmuştur. Bizi yetiştiren tüm hocalarımız, emeklerinin karşılığı bu dünyada ödenemeyecek kişilerdir. Allah hepsinden razı olsun.
Sohta Sinan’dan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandım. Halen orada okuyorum. Allah her ne alanda adım atıyorsak, O’nun rızasını ve dininin ikamesini sağlayacak işler yapmayı ve o yolda adımlar atmayı hepimize nasip etsin.

 

Eski Mezunlarımızdan Seher Bilgin:

Sohta Sinan Eğitim ve Hizmet Vakfı’nda üç yıl temel İslami ilimler eğitimi aldıktan sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandım. Fakültede yapılan Arapça hazırlık sınıfı muafiyet sınavını vakıfta Arapça ihtisas okumam sayesinde kazandım.
Şu an son sınıfa geçtim ve okuldaki çoğu derste hocalarımız dersi anlatırken anlatılan konuya önceden hakimim. Vakıftaki tüm hocalarıma minnet borçluyum. Rabbim vakfımızı kuranlardan idarecilerinden ve hocalarımızdan razı olsun.

 

Eski Mezunlarımızdan Hatice Coşkun:

“Nerede bir irade varsa orada bir yol vardır” zihniyetiyle Bismillah diyerek başlamıştım bu yola. Karşılaşılan her güçlük aşılması gereken bir engeldi. Sabrı kalkan edinip devam etmeliydi bu yolda ilerlemeye. Öyle ki; amaca ulaşmak için her zorluğa katlanmak gerekirdi.
Hayatta tutulan yolların hiç biri tekdüze değil, olamaz, bu yol da değildi. Bazen yoruldum; bazen bunaldım; davamın kutlu olmasından gerek ki bazen ağırlığı altında ezildim. Bazen şartlar zorladı; bazen de azmim kırıldı. Ama yılmadım; pes etmek geçmedi hiç aklımdan. Gayemi düşündüm ve bugünün fotoğrafında gördüm kendimi.

Bal yapan arıyı düşündüm sonra,
Koca çınarı deviren ağaç kurdunu
Ve karıncayı hatırladım! Her dava bedel ister.
Zindanı tercih etmeden Yusuf olunmaz.
Testerenin dişlerinde bilenmeden Yahya olunmaz.
Sabır havanında dövülmeden Eyyüb olunmaz.
Sırf Allah’ın emrine itaat edebilmek için,
Bıçağa boyun eğmeden İsmail olunmaz.
“Eleysallahu bi kâfin abdeh” ayetini şiar edinerek,
Yalnızlığı göze almadan Hâcer olunmaz.

Her dava bedel isterdi. Benim davamın da bir bedeli olmalıydı. Tıpkı onlarınki gibi. Bu bilinç diriltti yorulan zihnimi. Sonra “İçinizde iyiliğe çağıran, kötülüğü yasaklayan bir topluluk bulunsun” ayetini düşündüm.
Habib Neccarlar gerekliydi bu ümmete; Habib Neccar bilinciyle kardeşinin cennetini dert edinmekti marifet. Habib Neccar merhametiyle, yapılan her kötülüğü affetmek. Güzel ahlakta zirve olabilecek Habib Neccarlar yetişmeli, yetiştirmeliydi.
Kanadını çırparak dala yükselir kuş. Yükselmek istediğim yeri düşündüm; sonra kanat çırpmadan olmayacağını anladım. Fakat nasıl çırpmalıydım bilmiyordum. Sohta Sinan’da öğrendim. Müslümanın kanadı Kur’ân ve Sünnet.
İlmi öğrenmeye başladığımda ne çok şey öğreniyorum dedim. İlim yolunda ilerledikçe daha öğrenecek çok şey olduğunu fark ettim. İlim okyanusuna dalınca da hiçbir şey öğrenmediğimi keşfettim. Meğer ilimde en üst seviye hiçlik makamıymış. İlimde sınır olmazmış. İlimde sonu düşünen sona hiçbir zaman varamazmış.
İlim yolu engebeli; ilim yolu yokuş misali zahmetli. Bazen ayağım takılırdı nefsime; düşerdim. Dizlerim kanadığındaysa bir anne şefkatiyle hocalarımız kucaklardı, onlar her zorluğun ardından açılan ferahlık kapısıydı.
Aczimi koydum avuçlarıma sonra, her gün yıkadım yüzümü. Arzum razı olduklarının iklimine ulaşmaktı. Bunun için önce içimdeki batıl görüntüleri yıkmak gerekiyordu duru bilgilerle. Duru bilginin adı Sohta Sinan oldu benim hayatımda. Hurafelerle kuşatılmış zihnimi temizleyen bir kaynaktı artık.
Ne zaman aklıma bir soru takılsa, ne zaman çözmem gereken bir problemim olsa Kur’ân ve Sünnete soruyordum. Doğruların ışığı yayılsın çevremize diye Sohta Sinan sorgulama yöntemimi değiştirdi. İlim ki bir diriliş noktasıdır. Sabır ve azimle bestelenir zaman notalarında.

İlmin tarihine yolculuk yaptım Sohta Sinan’da. Tarihteki büyüklerin ders halkasında buldum kendimi. Verdikleri mesaj hep aynıydı: “Tarladan mahsul alabilmek için tohum ek, meyve devşirmek üzere ağaç dik, maksat için sebeplere sarıl. Yuvasına tok dönen kuş bütün gün nasıl dolaşırsa öyle ele zamanı ve öyle adımla sokaklarını kentin. Arayışta olmak bulduğunu sanmaktan efdaldir ve tembellik ancak nefsindendir.”

İnsanlığın geçmişine baktım sonra. İnsanı okudum satır satır. Ne bitmez arzularımız vardır ne doymaz isteklerimiz. Her vardığı durakta bir sonraki durağı özleyerek geçen fani bir ömür. Temenniler emele, emeller ihtirasa karışır git gide ve bir avuç toprak doyurur en son gözünü insanın. Boş kuruntular ve dünyalık arzular peşinde koşarken insanın unuttuğu görevlerini bu ilim yuvasında hatırladım. “Nerede bir irade varsa orada bir yol vardır “inancıyla Allahû Ekber diyerek devam ediyordum bu yola.
Öğreten ile öğrenen hayırda ortaktırlar
İnsanlığın yegâne düşmanı; cehalet
Tek bir silah var; eğitim
Öğreten ile öğrenen, acaba hangisi daha yücedir aynı bayrak altında!
Hakka yönelen alınlarda nurdur öğretmen,
Ve her gecenin ardında bekleyen yeni bir sabahtır öğretmen.
Hakikate yürünen yollarda gururdur öğrenci,
Kederle pişirilen bir ocakta aş,
Öğrenci öğretmenin geleceğe bıraktığı en güzel miras.

Sohta Sinan’da öğrenmenin lezzetini tadarken öğretenlerimizin fedakârlığını seyrettim. İhlâs ve samimiyet, kullukta zirve; İhlâs ve samimiyet, Allah için yürünen yollarda arzulanan hedef; İhlâs ve samimiyet. Hocalarımız, “İnsanlık için ne kadarsak Allah için o kadarız” misyonuyla, ateşe yürüyenlere bir damla su dökebilme çabasıyla tebliğ aşkını aşıladılar. Her fırsatta Rabbime açılan ellerim, Allah için sevmelerim oldular.
Nerede bir irade varsa orada bir yol vardır bilinciyle Elhamdülillah diyerek bitirdim bu yolu. Vahyin hedefi şahsiyet kazandırmak, Sohta Sinan’ın hedefi şahsiyet kazanmak için batıllardan arındırmak Ve suyun kaynağını aratmak.

 

Eski Mezunlarımızdan Fatma San:

Sohta Sinan yurdum, kursum, kalemim, her şeyim.
İnsan tanıdıkça sever. Bir yazarı tanımanın en iyi yolu kitabını okumakla olur. Küçücük bir mutfak robotunun bile yanında kullanma kılavuzuna ihtiyaç duyulurken çoğu insanın kılavuza ihtiyaç duymayarak Kitap’ından uzaklaştığı bir dönemde bana O’nu, Kitap’ımı ve hayatımın amacını öğretti hocalarım.
Hepsi alanlarında uzman olan hocalarımın elinde büyüdüm beş sene. “Evet, hayır”ın bile Arapça karşılığını bilmezken daha ilk senemde Arapça konuşabilmeye başladım.
Hayatimin en verimli çağlarını bu ilim yuvasından faydalanarak geçirdiğim için her zaman şükrediyorum. Ben çalışmayı hocalarımdan öğrendim, onların enerjisi daima bize yansır ve azmimiz bu sayede artardı. Hocalarımın sayesinde Vahyin Müslüman’ı olmam gerektiğini öğrendim.

Sohta Sinan’ın bana kattığı en önemli şeylerden biri de dostlarımdır. Züleyha gibi değil, Yusuf gibi sevmeyi öğreten hocaların bulunduğu bu ilim yuvasında, asla kopmayacak gerçek dostluklar ediniliyor. Bugün Rabbim bana vakfımda Tefsir hocalığı yapmayı lütfetti. Başka bir kurumda da Tefsir ve Fıkıh derslerine giriyorum.

Rabbim ilmini almaktan mahrum etmesin. Sohta Sinan vakfından mezun olanlar belgeleriyle değil, bilgileriyle konuşur hale geliyorlar. Vakfımızın bir parçası olmaya ve gücüm yettiğince tüm benliğim ile destek olmaya devam edeceğim, bunu hocalarıma ve vakfımızın kurucularından olan merhum Ali Tulum (Allah rahmet eylesin) amcama bir borç bilirim.

 

Eski Mezunlarımızdan Fatma Betül Narmanlı:

Sohta Sinan..
Hayatımın en verimli yıllarını geçirdiğim ilim yuvası. Öyle bir ilim yuvası ki, hakikaten buradan kazanılan ilim, insanın sadece zihnine değil yaşantısına aksediyor; karakterini şekillendiriyor. Bu denli etkili olmasının ardında yatan sebep ise, vakıfta görev yapan hocalarımızın işinin erbabı olmaları, bu işe gönül vermeleri, talebelerini evlat edinmeleri ve daha sayamadığım birçok sebep var. Rıza-ı İlahi yolunda hizmet eden hocalarımıza ömrüm boyunca duacı olacağım. Rabbim hepsinden razı olsun.
Ben bu vakıfta 3 yıl eğitim aldıktan sonra Arapça alanında ihtisas yaptım. Çok değerli hocalarımızın öğrencilerine samimi yaklaşımı; eğitim konusundaki başarı ve disiplini sayesinde Arapça diline yoğun bir ilgi duymaya başladım. Ertesi yıl Atatürk üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandım. Sohta Sinan Vakfı’nın eğitim kalitesi sebebiyle 300 kişinin girdiği Arapça hazırlık imtihanında, başarı sağlayan üç kişiden biri oldum ve bölüm birincisi olarak ilk senemi tamamladım. Ertesi yıl Marmara Üniversite’sine yatay geçiş yaptım. Halen Marmara Üniversitesi’nde 3.sınıfta öğrenciliğimi sürdürmekteyim.
Hiç şüphesiz, bu zorlu yolculuktaki başarım, Sohta Sinan vakfında edindiğim birikim sayesinde oldu ve en önemlisi de şu ki; bu birikim sadece eğitim hayatımda değil, hayatımın her alanında bana başarı getirecek.
Şunu da açıkça ifade etmeliyim ki; şu ana kadar birçok kurumda bulundum. Yatılı kurs yaşantım da oldu.Fakat bu vakıfta edindiğim dostlukların yeri apayrı. İnsanın seçkin kişilerden oluşan bir çevresinin olması gerçekten çok önemli. Ben genç yaşta böylesine seçkin bir sosyal çevreye sahip oldum.
Rabbim, bizlere Kur’an ahlakını nakşettirmeyi amaç edinen hocalarımızın ömrünü bereketli kılsın. Onların ilimlerinden istifade edenleri ziyadeleştirsin. Rabbim hepsinden razı olsun. Âmin.

 

Eski Mezunlarımızdan Burcu Tulum:

Sohta Sinan vakfından aldığım eğitim bana, hayatımızın temel taşı olan İslam’ı yaşamayı öğretti. Bilginin sadece akılda değil, akıl, kalp ve dilde olması gerektiğini işledi senelerce. Araştırmaya dayalı çalışmalar yaptırarak birçok kitap ve yazarı tanımamızı sağladı. Araştırmalarımız boyunca farklı görüşlerle bilgi dağarcığımızı geliştirdi, bakış açımızı zenginleştirdi. Her konuda kitap okutarak okuma alışkanlığı kazanmamızı ve bilgi süzgeci edinmemizi sağladı.
Bu gönül ve ilim yuvasında çok güzel arkadaşlıklar kurduk. Çok değerli hocalarla tanıştık. Hayatımızın sosyal alanındaki ortamların oluşturulmasında Sohta Sinan’ın payı büyük olmuştur.
Bu ilim meclisinde, üç senelik eğitimimi tamamlayıp seçtiğim fıkıh alanı üzerine ihtisas yaptıktan sonra fıkıh hocalığıyla görevlendirildim. Rabbim bu güzel mecliste dört buçuk sene hocalık yapmayı nasip etti.

Eski mezunlarımızdan Elif Yıldız: